Lalelerin mevsimi geçiyor yavaş yavaş havaların ısınmasıyla beraber. Şimdi leylak ve erguvan vakti. Erguvan İstanbul ağacı olarak bilinir ama inanın Ankara'da da çok güzel yetişiyor. İşte ispatı...
Hem erguvan hem de leylak ağaçlarının yakınına gittiğimde uzun zamandır duymadığım bir uğultu duydum. Önce anlayamadım, sonra sesin onlarca arıdan geldiğini fark ettim, onlar da dayanamamışlar demek ki leylakların muhteşem kokularına. Eflatun renkli olan leylaklar açtı, sıra beyaz renkli olanlarda. Onlar nedense daha nazlılar.
Evin aydınlık ve sıcak bir köşesinde saksıda geçirilen 1 yıllık adaptasyon süresinden sonra, bahçede kardan etkilenmemesi için dikildiği yerde yavaş yavaş kendine gelen defne fidanını yabana atmamak lazım. Ankara'da defne olmaz diyenlere inat yumuşak geçen kışların da yardımıyla serpiliyor yavaş yavaş.
Neşe dolu, becerikli, içi dışı bir, ele avuca sığmayan uzun simsiyah saçlı arkadaşımızı bir trafik kazasında kaybettik iki gün önce. Kendimi toplayabilmek için elimde fotoğraf makinem akşam üstü gezinirken diğerlerinin arasında fark ettim bu bordo/siyah laleyi. İlk defa bir çiçeğe isim verdim: bu günden sonra adı Ebru. Her sene bu zamanlar arkadaşımı hatırlayayım diye.