background

24 Şubat 2013 Pazar

Merdiven Sepeti


Siz de bilirsiniz ki merdivenli bir evde birkaç dağıtan ve sadece bir toplayan kişi yaşıyorsa merdivenin her basamağında eşya birikir. Aşağıdan yukarı kata çıkması gerekenler ve yukarıdan aşağı inmesi gerekenler... Bir rivayete göre onlar aslında dekorasyonun bir parçasıdır. Bir süre sonra görünmez bile olurlar... :))

Bizim evde durum aynen böyleydi. Önce merdiven başına naylon torba astım, olmadı, hem çok çirkin göründü hem de ağzı dar olduğu için ev ahalisi pek itibar etmedi bu fikre. Sonra naylon bir sepet koydum, o da basamağın yarısını kapladığı için çeşitli akrobatik hareketler yapmak zorunda kaldık, kısacası o da işe yaramadı ve ta ta taaaaaam! sonunda ürettiğim çözüm: Merdiven sepeti. Bu fikri Pottery Barn'da gördüm. Orada gördüğüm model hasırdan yapılmıştı. Hala satılıyormu bilmiyorum. Web adresi www.potterybarn.com  Arada baktığım ve esinlendiğim bir site. 

 Bu objeyi tasarlayalı en az 2 sene oluyor. İki bölmeli olmasını istedim, bir gözü hacimli diğer gözü küçük eşyalar için. O zamanlar ahşap boyama kursuna gidiyordum. Basamakların ölçüsünü aldım ve MDF’den özel olarak imal edildi, kolay taşınsın diye tutamak yeri de yaptı. Hiçbirşeye benzemeyen bu yamuk şeyi boyamak çok zevkli oldu. İşte şöyle yaptım:
 
1. İç kısmını koyu yeşil, dış kısmını krem rengi su bazlı boya ile boyadım.
2. Dış kısmında görünen evler ve altındaki ağaç dalları orjinalinden (duvar bordürü idi sanırım) sepetimin boyutuna göre ayarlanmış renkli fotokopiler. 
3. Fotokopileri güzelce kestim ve  dekopaj tekniği ile yanlarını  kapladım. Daha sonra dekopaj tutkalını kağıtlar yıpranmasın diye birkaç kat üstüne geçtim. Dekopaj tutkalı olarak Royal Coat kullandım. Yapıştırdıktan sonra da altta hava kabarcığı kalması diye ortadan kenarlara doğru iyi bastırdım.
4. Üst kısmına bordo renkli su bazlı boya kullanarak stencil (şablon) ile baskı yaptım. İç kısmında da aynı şablon ile küçük motiflerle baskı yaptım.
5. Son aşamasında su bazlı vernik ile 3 kat her tarafını vernikledim.    

İşte böyle, hala da severek kullanıyorum, artık basamak kenarlarında birikmiş tenis topları, kitaplar, eldivenler, saç tokaları yok. Sevgiler...

15 Şubat 2013 Cuma

Oslo Seyahati



Kat kat bulutların arasından süzüldü uçak. Havaalanına alçalırken görüntü aynen böyleydi. Heryer bembeyaz. Karaltı gibi görünen yerler ise çam ağaçları. Nasıl soğuktu anlatamam. Burnumu birazcık çıkarabildiğim zamanlarda birkaç fotoğraf çekebildim. Sokakta okul gezisi yapan çocukların üzerinde kar kıyafetleri vardı. İmrenmedim değil, birkaç gün daha kalsaydım beresiyle maskesiyle tam bir kayak takımı alacaktım kendime. 
 


Daha önceki gelişlerimde keşfettiğim bir hobi dükkanı var, "Panduro". Hem kuzey Avrupa ülkelerinde hem de İngiltere ve Fransa'da faaliyet gösteren bir hobi dükkanı. İçinde ne ararsanız var: patchwork kumaşları, yünler, boncuklar, minyatürler, ahşap, cam ve porselen objeler, etaminler, düğmeler, rengarenk kurdeleler, keçeler, danteller, dekopaj kağıtları, şekil çıkaran delgeçler... Web adresi de www.pandurohobby.com Internet üzerinden de alışveriş yapılabiliyor. Kataloglarını da aldım tabii, dönüp dönüp inceliyorum. 




Aklımda ne zamandır birkaç proje var, onlar için malzeme aldım sadece (desem de inanmayın...:)) Tabii ki kendimi kaybettim veee minyatür süpürgeler, çuvallar, süt şişeleri, anahtar ve kilitler, kuş evleri satın aldım. Çok zor tuttum kendimi çoook... Hele Tilda bebeklerin bir duvar dolusu malzemesini görünce gözlerim yerinden fırlayacaktı neredeyse. 

Bir de favori yerim Cafe Skansen'den bahsetmeden geçemeyeceğim. İçerisine bayılıyorum, modern bir şömine, ahşabın en saf tonları, yerde siyah-beyaz mozaik, tavanda ahşap paneller, deri-ahşap koltuklar, biraz kasvetli ama sımsıcak bir atmosfer... Saatlerce oturup seyredebilirim detaylarını... Huzur veren bir yer. 





Giderseniz benim yerime mutlaka elmalı pasta ve yanında rooibos çayı için. Sevgiler...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...